|
Bir yandan TC’nin yüzyıldır süren inkarcı, imhacı, asimilasyon ve zora dayalı –ve
halen tüm şiddetiyle süren!- anti-Kürt politikalarına karşı mücadele iddiası
taşıyıp, bir yandan da Türk “misak-ı millî” sine, Lozan’a övgüler dizmek büyük
bir çelişkidir. Hele hele “Musul da misak-ı milli sınırları içindedir ve misak-i
milli savunulmalıdır” diyerek, bir parça özgürlüğe kavuşmuş olan Güney
Kürdistan’ı ortadan kaldırmak için işgal hazırlıkları yapan TSK’ya “selam!”
göndermek cidden yüz kızartıcı!
I.Dünya savaşında tasfiyeye uğratılan halklar kimlerdi?
Ermeni, Asuri/Süryani, Ön Asya ve Pontus Rumları soykırıma uğrayıp,
vatansızlaştırılmadılar mı? Kürt halkı bölünüp sömürgeleştirilmedi mi? Bu
tasfiyeyi hangi antlaşma hasır altı etti; Sevr mi yoksa Lozan mı?
Onur kırıcı olan , “Tek ulus, tek devlet” adına bölgenin binlerce yıllık kadim
halklarını yok oluşa sürüklemek ve ırkçı bir anlayışla Türk kimliği içine
hapsetmeye çalışmak değil mi?
Kemalizm, ve İslamo faşizm militer,oligarşik, ırkçı yabani bir diktadır. Bu
kafanın temsilcileri bırakalım tarihi, şu anda bile Kürt sorununu askeri
zorbalıkla, işgal ve imhayla bastırmaya çalışıyor. Askeri darbelerin artık alay
konusu olduğu şu 21.yüzyılda bile zaten oldukça dar bir alana sıkışmış olan
sivil siyaseti askeri darbe ile tehdit ediyorlar.
Ancak Türk Milli Eğitiminin ilkokul müsamerelerinde görülebilecek türden Atatürk
övgüleriyle, Kürt halkı için sivil, katılımcı, demokratik bir toplum vizyonuna
sahip olmak mümkün olabilir mi?
Kürt ulusal demokratik mücadelesi, on yılların birikimi ile Kemalizmin ve
İslamın ideolojik hegemonyasından zar zor kurtulmuşken, onu Kürtler için yeniden
kabul edilebilir hale getirmeye çalışmak, Türk devletinin tabularına bekçilik
yapmağa çağırmak, uğursuz bir iştir. Katılmakla, omuz omuza olmakla övünülen
“anti-emperyalist Türk kurtuluş savaşı” nasıl bir şeydi? Anadolu’yu hangi
düşmandan kurtarmak için Kürtler, Türklerle omuz omuza savaştılar?
Yunanlılardan, Pontus Rumlarından mı? Ermenilerden ya da Asuri-Süryanilerden mi?
İyi ama Bu halklar gemilerle, deniz aşırı ülkelerden istilacı bir kuvvet olarak
buralara gelmediler ki. Onlar da Kürtler gibi binlerce yıldır bu topraklarda
yaşamıyorlar mıydı? Evleri ocakları yapan ustalar, çarşı Pazar zanatkarlığını
çekip çeviren; kültüre, sanata, ticarete canlılık veren, bağa bahçeye güzellik
katan onlar değil miydi? Bu “düşmanlar”dan mı kurtuldu Anadolu? Hani o evinde
barkında, kendi halinde oturan bu insanları çoluk, çocuk, kadın, ihtiyar, hasta
demeden göç yollarına gönderilerek mi verildi bu “kurtuluş savaşı”? O halde
nasıl oluyor da binlerce yıl bu toprakların yerli halkı “yabancı ve düşman”
sayılıyorlar. Onları vatanlarından sürüp çıkarmak nasıl oluyor da
“anti-emperyalist kurtuluş savaşı” oluyor?
Oysa tarihi olguları biraz aklı başında değerlendirdiğimizde, bunun Ön Asyadaki
yerli hıristiyan halkların soykırım ve sürgünlerle tasfiye edilmelerinde, bölge
halklarının tarihsel haksızlıklara uğratılmasında İttihatçılara, Kemalistlere
suç ortaklığı yapmakla övünmekten başka bir anlama gelmediği görülecektir. Kürdistan halkı olarak birleşmeliyiz, haklarımız
için tam zamanıdır. Biz haklıyız ve çeşitli devletlerin altına imza attıkları
Sevr antlaşmasının pratik uygulanması için bütün güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Sevr,Kürdistan’ın da devlet olma hakkını tanır, bölge halkın çoğunluğu talep
ederse bağımsız devlet olabileceğini kabul eder; Ermenistan taraf devletlerden
biridir, Asuri ve Keldanilerin haklarına vurgu yapılmaktadır. Lozan’da ise
Ermeniler taraf olmaktan çıkarılmıştır, Kürtlerin adı bile anılmamaktadır,
Asuriler’e yer yoktur. Yunanistan’ın sınırları biraz daha daraltılmıştır. Evet,
Sevr’in de her derdi çözen harika bir metin olduğu söylenemez ama Lozan’la yan
yana koyduğunuz zaman Sevr, onunla kıyaslanamayacak kadar daha adil ve
demokratik haklar içerir.
|
|