Dersim halkına her türlü baskı, işkence,
ölüm ve sürgün sistemli olarak yıllardır uygulanmakta olduğunu, “Resmi Tarih”in
dışındaki kaynaklardan ancak öğrenebiliyoruz. Yine “Resmi Tarih”in masallarıyla,
YİBO’ların devşirmesiyle, CHP’nin resmi ideolojisiyle sürekli etkilemeye
çalıştılar. Büyük ölçüde başarı da sağladılar. Bu kadar yalan ve asimilasyona
rağmen, yine de Dersim halkını yok edemediler. Egemen sistemin yöneticileri
tarafından bu defa kirli savaşın bir ürünü olan koruculuğu dayatmaktadırlar.
Ferhat gibi nice ozanların fışkırdığı,
“Ser verip, sır vermeyen” devrimcileri bağrına basan, Pir Sultan gibi direnen
Önder Seyit Rıza ile Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ı yaratan, tüm baskılara,
sürgünlere ve katliamlara rağmen hala ayakta kalmasını başarmış olan bir
Dersim’i koruculaştırmaya kalkışmak, Türkiye’ye ve halklarına en büyük kötülüğü
yapmak demektir. Dersim halkına koruculuğu dayatmak demek, Türkiye’yi mayın
tarlasına çevirmek demektir. İnsanın düşünmek bile istemediği çok acı olaylara
neden olabilir.
Ülkemizin en büyük tabiat ve kültür
zenginliğini taşıyan, dağları, vadileri, asi suları, direnişçileri, devrimcileri
yüzlerce türkülere ve ağıtlara konu olmuş bir Dersim’i yok etmeye çalışmak, hiç
bir vicdana sığmaz. Cumhuriyet’i ve Kemalizm’i (Kemalizm hala tartışma konusudur)
koruma bahanesiyle Dersim’i Pir Sultancı Kızılbaşlığından ve Kürtlüğünden
soyutlamak için “Tunçeli”nizle kan deryasına çevirdiniz. Dersim halkı direne
direne bu zihniyeti kıracaktır.
Dersimli Hemşehirlim “İhtiyar Delikanlı”
Özgür Politika Yazarı Değerli Haydar Işık’ın Dersimle ilgili yazılarından
etkilendiğimi itiraf etmem gerekir. Sevgili Haydar Işık bir yazısında “Diren
Dersim” diye başlık koymuştu. Ben de diyorum ki, 90’lık Pir Ali Haydar Cilesun
ile 70’lik Haydar Işık gibi Dersim’in “İhtiyar Delikanlı’ları var oldukça,
Dersim halkı her zaman direnecektir.
“İhtiyar Delikanlı” Sayın Haydar Işık’ın
yayımladığı bildirideki şu sözlerini çok anlamlı ve barış için önemli buluyorum.“Bugüne
kadar koruculuğu almayan Dersimli Kürtler onuruna sahip çıkacak ve koruculuğu
namertlik görüp geri çevireceklerdir. Halkların kardeşçe yanyana yaşamaları için;
koruculuk kaldırılsın, Munzur'da barajlar yapılmasın, savaş dursun. Kürtlere
özgür ve özerk anayasal yönetim sağlansın.“
(14.06.2008 / Gomanweb)
Haydar Hoca çok şey mi istiyor?
Aslında bunlar Türkiye’nin demokrasi açılımı için gerekli olan evrensel insan
haklarıdır. O nedenle Sevgili Hocamın bu sözlerine aynen imzamı atıyorum. Diğer
kürt aydın ve siyasetçilerinin de bu „Özerklik ve özgürlük“ projesine sahip
çıkmaları gerekir. Projenin kimden çıktığı değil, içeriği ve olabilirliği
önemlidir. Türkiye’nin Kürt, Alevi, azınlıklar ile Türk ve islam konularının
çözümüyle birlikte çok geniş kapsamlı bir projedir.
Bu ve benzeri projelerle, kendi
dilinden özgürlük türkülerini söyleyip, özgürleşen bir Dersim’i yaratabiliriz.
Dolayısıyla Türkiye’nin özgürleşmesini sağlayabiliriz.
Halkların barış, özgürlük ve
demokrasi istemlerini hala „bölücülük“ diye niteleyenler varsa; gözleri kör,
kulakları sağır, dilleri lal olanlardır. (verdiğim örnekle fiziki olarak özürlü
insanlarımızı kast etmiyorum, bir yanlış anlama olmaması için bu parentezi açtım)
Körlerin, sağırların ve lalların tıpta tedavisinin yapılması mümkün mü? Onu da
Gomanweb yazarlarından Dr.İsmet Turanlı’ya sormak lazım. Çünkü, bundan sonrası
beni aşıyor.
14.06.2008 / Gomanweb
MUSTAFA ELVEREN
E-POSTA: