Ermeni Jenosidi
Ve Kürtler
Posted by Hülya Yetişen on December 13, 2008, 3:15 pm
İnternette yılbaşında bir metin imzaya açılıyor.
Gazeteci Ali Bayramoğlu, Profesörler Baskın Oran ve Ahmet İnsel,
Cengiz Aktarrın ilk çağrıcıları olduğu kampanyada imzalanması
istenen metin şöyle:
1915te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felakete
duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul
etmiyor, bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni
Kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür
diliyorum.
Kampanya metninde Ermenilerin maruz kaldığı büyük felakete
duyarsız kalınmasını ve bunun inkar edilmesini vicdanım kabul
etmiyor cümlesi yer alıyor. Bu çok doğru ve yerinde bir söz,
ama eksik bir söz.
Türkiyeli biri olarak, katliamlara sürekli maruz kalmış ve
kalmaya devam eden Kürtlerin bu kampanya kapsamında yok
sayılmasını da benim vicdanım kabul etmiyor.
Vicdanli olmak olaylara bütünlüklü ve nesnel bakmayı gerektirir.
Türk Devleti Osmanlıdan aldığı mirasla Kürdistan
coğrafyasındaki Türk ve Müslüman olmayan tüm halklara katliam
yapmıştır. Bu Türkiyenin acı ve kanlı tarihidir.
Özür dileme, bu katliamların sanığı olmama ve bu tarihle
yüzleşme istencinden kaynaklanır.
Bu imza kampanyasının öncülerinden Dr. Cengiz Aktar, Vatan
Gazetesinden
Tülay Şubatlıya neden özür dilediğini şöyle açıklıyor.
Bu kadar zaman boyunca, neredeyse 100 sene olacak, bu konudan
bahsedememiş, açıkça konuşamamış olmaktan dolayı özür diliyoruz.
ğ
Aktarın Kampanyanın amacı ile ilgili söyledikleri ise şöyle
devam ediyor:
.......Belki bir tane gerçek var, o da şu son tahlilde
Ermeniler artık Anadoluda yok, ama diğer unsurlar Türkler ve
Kürtler hâlâ burada. Bu kampanyanın öznesi bireyler. Bireyin
vicdanından gelen bir ses bu. Özür dileyen diler dilemeyen
dilemez.
Aktarın söyleminde bir mantık hatası var. Geçmişle yüzleşmek
için bir halkın yok olması gerekmiyor. Sorunun kaynağını iyi
koymak gerekir.
Türkiye Devletinin Ermenilere, Kürtlere ve diğer gayri Müslim
azınlıklara geçmişten bu yana sürgit uyguladığı sömürgeci
politikasına karşı durmak, Türkiyedeki her Aydının harcı
değil. Yok edilmiş bir halkın adına özür dilenirken, Kürt
halkının var olmasından yola çıkarak, onu yok saymak sanırım
bizim aydınlarımıza özgü bir davranış biçimidir.
Yine de tüm eksikliğine karşın bu kampanyayı Türkiyede tabu
olan bir konuyu gündeme getirdiği için kötünün iyisi olarak
desteklemek gerekir.
Ayrıca, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi
çerçevesinde İstanbulla ilgili Alameti-farika Ajansı tarafından
bir tanıtım film hazırlanıyor. Yayınlanan haberlere göre,
tanıtım filminin bir bölümünde Teşekkürler Moris, Ahmet, Krikor,
Hatice isimleri geçiyormuş. Bu proje kapsamındaki sorumlu ajans
yetkilisi Nuri Çolakoğlu Tanıtım reklamı kentin kendisini
yansıttığı için
herhangi bir sansür söz konusu değil demiş. Gerçekten öyle mi?
Nerede İstanbulun önemli bir gerçeğini oluşturan Kürtler ve
onların isimleri ?
Sevgili Hrant Dink bugün aramızda olsaydı belki bir Ermeni
isminin tanıtım filminde geçmesinden mutluluk duyardı.
Yazılarının birinde Şu Ali bir gün de Agopa atıverse şu topu
derken yine de Türklerden yana bir umut taşıyordu.
Bu top bir gün Dilana, Berfine ve Şiwana da atılacak mı?
Hülya Yetişen
|
Me di vê belavokê de
çareserîya pirsa kurd û Kurdîstanê danîye ber çavan. Em bang û gazî li
kes, sazî, rêxistin, rewşenbîr, tezgeh û tendensên sîyasî, demokrat û
humanîst dikin ko piştgirîya banga me bikin.
Berdewam>>>
|