20 yıl öncesinde PKK bağımsızlıkçı bir ulusal
kurtuluş örgütü görüntüsü verdiği için Lozan'la kurulan Türkiye'nin "bütünlüğüne"
karşı bir tehlike olarak görülüyor ve kürtlerin Türkiye oluşumu
içerisinde eritilmesi beklentisine ters düştüğü hatta engel oluşturduğu
sanısıyla terörist ilan ediliyordu.
Gelinen noktada PKK Türkiye'nin bütünlüğünün, dolayısıyla Lozan'ın ve
Lozan'la garanti altına alınmış Avrupa beklentilerinin bir nevi muhafızı
ve garantörü rolüne soyunmuş bulunuyor.
Öcalan'ın ifadesinde karşılığını bulan "ben genelkurmaydan daha
türkçüyüm" söylemi genelkurmaya yapılmış bir jest olmaktan öte Lozan'la
Kürdistan'ı bölen, bölmekle kalmayıp Türkiye içinde bile türklerin
yerine sun'i türkler sayılabilecek, batılılarca "beyaz türkler"
addedilen devşirmeleri iktidar aygıtının değişmez sahipleri haline
getiren anlayışa verilen bilinçli bir destek ve Lozan'a teslimiyettir.
Avrupa'nın çıkarlarıyla tamamen uyumlu, Kürdistan'ın bölündüğü yapay
sömürgeci sınırlar içine hapsedilmesinin mutlaklaştırılması eyleminde
Avrupa ile söylem birliği içinde olan, eylemlerini bu stratejik çizgide
sürdüren PKK terörist sayılmamanın ötesinde Avrupa'nın gözdesi ilan
edilirse hiç şaşırmamak lazım gelir. Unutulmamalıdırki kürtlerin
ülkesini dörde bilen, kürtlere siyasal hatta kültürel özerkliği bile çok
gören eğilimler esinini Avrupa'nın kürtlere reva gördüğü bu haksız
statüko ve insanlıkdışı politikalardan almaktadır.
PKK'nin terörist bir örgüt olmadığı konusunda Avrupa'nın ne dediği pek
önemli değildir. Lozan'la kurulmuş olan Suriye'nin terörist bir devlet
olduğunu bu devletin sınırlarına hapsedilmiş 1,5 milyon kimliksiz kürdün
varlığına rağmen kabule yanaşmayan, Lozan'dan sonra bile terörist bir
devlet olması bir yana soykırımcılığını sürdüregelen Türkiye
Cumhuriyeti'ni meşru kabul eden Avrupa'nın aldığı hukuki kararlar bu
nedenlerle PKK'nin terörist bir örgüt olmadığına ölçü teşkil etmez.
Kaldıki kürtler sözkonusu olduğunda Avrupa'nın tutumu baştan aşağı hak
ve hukuk inkarıdır. Lozan'la kürtlere ebedi köleliği reva görenler,
ülkelerini bölerek paylaştıranlar, kürtlerin direnmelerine karşı askeri
ve ekonomik güç yığarak günümüze kadar bastırmaya çalışmış olanlar
Avrupa'nın büyük devletleri değilse kimlerdir? PKK bugün Lozan
yandaşlığı yaparak kürt bağımsızlığına ve kürtlerin ülkelerini
birleştirmelerine karşıt tavır aldığı ve bu tavrını silahlı direnç
düzeyine taşıdığı için Avrupa tarafından "himmetin" kapsamına
alınmaktadır. Bayram değil, seyran değilken Avrupa PKK'yi niçin öpsün?
PKK, olsa-olsa aynı çizgide yürüdüğü Türkiye-İran-Suriye devletleri
kadar meşrudur ve terör alanında ancak onlar kadar temizdir.
Bütün bunların dışında PKK'nin silahsız savunmasız kürtlere uyguladığı
açık terör eylemleri vardır. Selim aksini düşünüyorsa, 15 yıl boyunca
neden bucak bucak saklandığının ve çelik yelekle dolaştığının
nedenlerine bir bakmalıdır.
Kani Yılmaz'a, Hikmet Fidan'a, daha gerilere gidersek Ferit Uzun'a,
Ramazan Adıgüzel'e, Resul Altınok'a, Mehmet Cahit Şener'e düzenlenen
komplolar sindirme amaçlı terör eylemleri değilse nedir?
Enver Ata'ya, Çetin Güngör'e yöneltilen cinayetler, "buharlaştırarak"
yoketmeler terör değilse nedir?
Jirki ve Goyan aşiretlerine ayırım yapmaksızın yöneltilen toplu
cinayetler, Güney Kürdistan'ın sınır kesiminde yer alan 42 köyü "Saddam
bize verdi" gerekçesiyle işgal etmek, KDP yanlısı sivilleri sırf Öcalan
"tavuklarına kadar öldürün" dediği için yaşlı, çocuk, kadın ayırmaksızın
katletmek terör değilse nedir? Terör başka hangi türlüdür? Mustafa
Karasu'nun öncülük ettiği Güney kürtlerine yöneltilmiş toplu
cinayetlerle sindirme furyası hatırlanacağı gibi 1992 yılında PKK-KDP
savaşına yolaçmıştı. Bu denli yaygın ve sistematik cinayetler PKK'nin
kuruluş aşamasından günümüze kadar her süreçte başvurulmuş açık terör
eylemleridir.
Tüm bunlara devlet ağzı diyecek kadar insan haklarından, bağımsızlıktan,
hukuktan, yurtseverlikten nasibini almamış aklıevveller önce serokları
Öcalan'ın ağzına baksınlar. Öcalan'ın yaptıkları ile devletin yaptıkları,
Veli Küçük'ün, Abdullah Çatlı'nın, Mehmet Ağar'ın yaptıkları..,
Öcalan'ın söyledikleri ile İlker Başbuğ'un, Tayyip Erdoğan'ın, Fethullah
Gülen'in, Devlet Bahçeli'nin, Doğu Perinçek'in söyledikleri arasında
fark bulurlarsa.., ve de Öcalan'ın "avukat açıklaması" diye önlerine
sürdüğü martavallarla 12 Eylül cuntasının sıkıyönetim bildirileri ve
Kemal'in Gençliğe Hitabesi arasında fark bulurlarsa o zaman
yurtseverlere dönsünler.
|
Me di vê belavokê de
çareserîya pirsa kurd û Kurdîstanê danîye ber çavan. Em bang û gazî li
kes, sazî, rêxistin, rewşenbîr, tezgeh û tendensên sîyasî, demokrat û
humanîst dikin ko piştgirîya banga me bikin.
Berdewam>>>
|