
“Kürdistanlı Partiler
Konferansı” -
Mesud Tek
HAK-PAR ve DTP heyetlerinin Güney Kürdistan’a ayrı ayrı yaptıkları
ziyaretleri esnasında bahsedilen Kürdistanlı Partiler Konferansı,
KDP’nin günlük yayın organı Xebat gazetesinin konuya ilişkin olarak
başlattığı yazı dizisi ile yeniden gündeme girdi.
Her parçadan Kürdistanlı partiler arasındaki ilişkiler, Güney
Kürdistan’da “ulusal güvenlik”, “ulusal bilinç” ve benzeri konularda
düzenlenen konferanslarda da gündeme geliyordu; bu ilişkileri
düzenleyen bir mekanizmanın oluşturulması gereği sürekli bir biçimde
vurgulanıyordu.
Xebat gazetesinin yazı dizisini konferansta yaşanan tartışmaların
bir devamı olarak değerlendirmek te mümkün.
Güney’de yapılan bu tartışmaların, Kuzey’de de yapılmasında fayda
var.
Çünkü tüm parçalardan Kürdistanlı örgütler arasındaki ilişkiler, iş
ve güç birlikleri siyasi gündemimizin değişmezleri arasında yer
alıyor.
Yanı sıra, Ortadoğu’da yaşanan son siyasi gelişmeler, söz konusu
ilişkiyi, iş ve güç birliğini daha acil ve önemli bir hale getiriyor.
Bir de “çatı partisi” sorunu var tabii.
Ötekiler kadar olmasa da Kuzey’de ve Türkiye tartışılan “çatı
partisi” sorunu da konumuzla ilgili ve önem arz ediyor.
Umarım bu yazım, Kuzey Kürdistanlı siyasi gurupların, konuya ilişkin
görüşlerini dile getirmelerine, yapıcı ve verimli tartışmaların
başlamasına vesile olur.
**
Xebat gazetesinin görüşlerine başvurduğu kişilere yönettiği sorudan,
“Kürdistanlı Partiler Konferansı”nın toplanması için bazı
hazırlıkların yapıldığı anlaşılıyor.
Hazırlıkların kimler tarafından yürütüldüğü ve hangi aşamaya
ulaştığı konusunda bilgi sahibi değiliz.
Umarım hazırlık çalışmaları başarıyla tamamlanır.
Kürdistanlı partiler bir masa etrafında toplanırlar ve böylece
birkaç on yıllık rüyamız da gerçekleşmiş olur..
**
Unutmayalım,
Hazırlığı yapılan “Kürdistanlı Partiler Konferansı”.
Açıktır ki “Ulusal Kongre” den, “Ulusal Meclis”ten farklı.
Adından anlaşılacağı gibi, Kürdistanlı Partiler Konferansı’nın
çerçevesi daha dar; siyasi parti ve örgütleri kapsıyor.
Siyasi partiler, ne kadar önemli olurlarsa olsunlar, tek başlarına
ulusal demokratik mücadelenin dinamiğini oluşturamazlar.
Çünkü, ulusal demokratik mücadele bir tek alanda örneğin siyasi
alanda yürütülmüyor, sosyal, kültürel, ekonomi gibi hayatın her
alanında veriliyor.
Açıktır ki her alandaki mücadelenin başarısı, örgütlü mücadeleden
geçiyor.
Ve her mücadele alanının kendine özgü örgütleri (sendikalar, kültür
kurumları, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, dernekler, vb)
ve mücadele yöntemi var.
Herhangi bir siyasi guruba bağlı olmayan sanatçıları, aydınları,
toplumda tanınmış, lafı dinlenir, kısaca “münevverler” denilen
şahsiyetleri de unutmamak gerek; şu veya bu nedenden dolayı
örgütünden ayrılmış, partisinin safları dışına çıkmış yetenekli ve
tecrübe sahibi olan, gücü oranında yurtsever harekete katkı sunan
“bağımsız”ları da..
Her parçadaki ulusal ve demokratik mücadelenin dinamiği bu örgütler
ve şahsiyetlerden oluşuyor.
Ve bu dinamiği oluşturan unsurların birliğini ve uyumu sağlayarak
harekete geçirmek, her parçadaki ulusal demokratik mücadelenin
başarısı için gerekli olan şartların başında gelmektedir.
Her parçada, ulusal dinamiği oluşturan güçlerin birliğini
gerçekleştirmek, hem yan yana yaşadığımız halkların ilerici,
demokrat ve devrimci güçleriyle iş ve güç birliğinin sağlamasına
yardımcı olur, hem de 4 parçadan Kürdistanlı örgütler arasında
ilişki ve birliğin oluşmasını kolaylaştırır.
Kürdistan tarihi, özellikle de 20 yüzyılın ikinci yarısından
itibaren yükselen ulusal demokratik mücadelemiz, ülkemizin herhangi
bir parçasında yaşanan siyasal gelişmelerin, diğer parçaları direkt
olarak etkilediğini ortaya koymaktadır.
Bu etki, dünyamızı büyükçe bir köy haline getiren küreselleşme
sürecinde daha belirgin bir hale gelmiştir.
Ama her parçayı içine alacak birleşik ulusal hareketin şartları
henüz yoktur; bölgede köklü altüst oluşlara neden olan gelişmeler
yaşanmazsa eğer..
Kısa ve öz olarak söylersek, bu, her parçadaki ulusal demokratik
hareket, kısa sayılmayacak bir dönem daha, kendi yolunda ve kendi
örgütlerinin yönetimi altında yürüyecek demektir.
Bu durumda gerçekçi olan tüm parçalardaki ulusal demokratik
dinamiklerin iş ve güç birliğini sağlamaktır; verili şartlar ve
olası gelişmeler bunu dayatmaktadır.
Ki, hazırlığı yapılan “Kürdistanlı Partiler Konferansı”, bu iş için
iyi bir başlangıç olabilir.
**
Konferansın, sadece siyasal partilerle sınırlı tutulmamasının, yurt
içi ve dışındaki demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum
kuruluşlarıyla aydınların, sanatçı ve “bağımsız”ların katılımının da
sağlanmasının daha iyi olacağını düşünüyorum.
Ama en önemlisi, ilk toplantıdan büyük ve hamasi kararların
çıkmasını beklememek gerekir.
Böylesi bir beklenti gerçekçi olmaz.
“Kürdistanlı Partiler Konferansı”nın, birbirine selam dahi vermeyen
Kürt örgütlerini bir masa etrafında bir araya getirmesini, bir
başarı olarak görmek gerekir.
Bu küçük başarı, daha büyük başarıların, Kürt ulusal hareketinin en
genel sorunları konusunda tavır belirleyen, kararlar alıp hayata
geçiren bir mekanizmanın oluşmasına ön ayak olabilir.
Olmalıdır…
|
Me di vê belavokê de
çareserîya pirsa kurd û Kurdîstanê danîye ber çavan. Em bang û gazî li
kes, sazî, rêxistin, rewşenbîr, tezgeh û tendensên sîyasî, demokrat û
humanîst dikin ko piştgirîya banga me bikin.
Berdewam>>>
|