Süryani tarihine
kısa bir bakış
Posted by Benisa on December 13, 2008, 3:19 pm
Uygarlığın derin sularında yeşeren dinlerin, dillerin boy attığı
ve birçok renkliliği ve kültürü birarada tutabilme yeteneğini
Mezopotamya toprakları tarih boyunca segilemesini bilmiştir.
Mezopotamya coğrafyası üzerinde varlığını sürdürmeye çalışan bu
kültürün, ellibeş asırlık süreçte isim değişikliğine uğradığı
bilinse de, son yirmi asırdır Süryaniler diye adlandırıldıkları
kesindir. Kökleri bu kadar tarihi derinliklere inen Süryaniler,
kültürlerini ve inançlarını korumuş, varlıklarını günümüze kadar
taşıyabilmişlerdir.
Avrupada yaşayan Süryaniler tarafından organize edilen ve geri dönüş
projesi olarak adlandırılan proje kapsamında özelikle Mardin ve
Şırnak'ta başlayan geri dönüşler henüz hız kazanamamıştır.
Süryanilerin, söylendiği gibi yıllar önce terk ettikleri
memleketlerine dönme karar verdikleri ileri sürülse de, şuan
yaşadıkları ülkelerde sahip oldukları hayat şartlarını ve ekonomik
olanakları bir çırpıda bırakmaları kolay değildir. Çünkü geçmişte
yaşadıkları olumsuzluklardan dolayı Avrupayı tercih etmişlerdir.
Dünyaya yayılmış Asuri -Suryanilerin geri dönmesi için genelgelerle
çağrı yapmanın kesinlikle yeterli olmadığı kanıtlanmıştır. Çünkü,
Asuri - Süryanilerin ülkelerinden çıkmasının başlıca nedeni sosyal
adaletsizlik, baskı ve korku politikalarıdır. Bu uygulamalar
sonucunda kurtuluşu dış ülkelerde arıyan Süryanilerin tekrar
dönebilmeleri için, bütün bu yöntemlerin düşüncede ve özelikle de
pratikte kaldırılması gerekmektedir.
Bugün Süryani Ortodoksların dünyadaki nüfusları yaklaşık dört buçuk
milyondur. Bu nüfusun üç milyona yakını Hindistan, Kuzey Amerika
Arjantin ve Avustralya dadır. Geri kalan kısmı ise başta Ortadoğu
olmak üzere Avrupanın, Amerika' nın çeşitli ülkelerine
dağılmıştır. Geçmişte ana yerleşim alanı olan Mezopotamya
bölgesinden dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmadaki asıl etken
misyon çalışmalarıdır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında gelişen
olaylar Süryanilerin yerleşim alanlarının farklılaşmasında etkili
olsa da
Türkiye de ki nüfusları ise göçler nedeni ile 25.000 inmiş
durumdadır. Genel bir dağılım göstermemekle birlikte Mardin,
Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Adıyaman, Hakkari illerinin merkez ve
kırsal bölgelerinde ikamet etmektedirler. Özellikle 1980 sonrası
İstanbul Süryanilerin yerleşim alanı olmuştur. Eski çağlardan beri
çanak çömlek , bakırcılık, kuyumculuk gümüşçülük, demircilik ,
geçmişten günümüze Süryanilerin el sanatlarıdır . Ne yazık ki,
geçirilen sarsıntılarla bunların bir kısmı kaybolmak üzeredir.
Hıristiyanlığın ortaya çıktığı Kudüs coğrafyası dışında, dönemin
içerisinde bu inancı kabullenen ilk topluluk olmuştur. Putperest
soydaşlarından ayrışmanın bir ifadesi olarak Süryani isimlendirmesi
kullanılmaya başlanmıştır. Süryani kavramı etnik ve dini anlamda da
tanımlanabilir. Hz İsa ile aynı dili konuşan Süryaniler, bu inancın
tüm zahmetini çekmiş ve aynı zamanda Bizans ın acımasız baskılarına
rağmen Doğu hristiyanlığı nın bir din olarak kurumsallaşma sürecinde
ilk katkıyı yapmışlardır. İslamiyetin ilk devirlerinde Süryaniler
neredeyse hristiyanlığın ilk temsilcisi durumundadırlar. Dini yönden
bağımsız bir patrik tarafından idare edilmektedir. Patriklik
merkezleri Suriye nin başkenti Şam dadır. Süryani patrikliğinin
ilk merkezi Antakyada. Havari Petrus (morşemun) tarafından M.S.
37-43 yılları arasında kuruldu. M.S 518 yılına kadar Antakya da
kalan patriklik merkezi bu tarihten sonra geçici olarak bir çok
manastıra ve kiliseye taşındı. 1293 yılına kadar hem Diyarbakır hem
de Deyrulzafaran manastırı merkez olarak kullanıldı. 1293 yılında
patrik İğnatıyos bin Vahip döneminde Diyarbakır terk edilerek
patriklik merkezi sürekli Deyrulzafaran da kaldı. Erken dönem
hristiyanlık mimarisinin muhteşem örneklerinden biri olan manastır,
yedi asır boyunca Süryani patrikhane merkezi olmasıyla dikkat
çekiyor. Bölgede kurulan ilk matbaa da yine bu manastırda ikamet
eden Patrik ıv.Petrus tarafından da
İngiltere den getirilip kuruldu.
Süryaniler ve Müslümanlar, farklı inanç ve yaşam tarzına sahip
olmalarına karşın, yüzyıllar boyunca bir arada yaşamaktan dolayı
benzeş bir takım ortak özelikler ve gelenekleri günümüze kadar
getirmişlerdir. Süryaniler Hıristiyanlığı kabul ettikleri M.S 38
yılından bu yana, devlet kurma çabasına hiç girmediler. Önlerine
kutsal kitaplarını koydular, ona uyup siyasi hırsları bir yana
bıraktılar. Pek çoğu dünya nimetlerinden vazgeçip "ermiş" oldular.
Dördüncü yüzyılda yalnızca bu bölgede 90 bin Süryani rahip ve 300
manastır olduğu bilinir. Bugün bölgede ayakta kalmayı başarmış ve
hala aktif olan otuza yakın manastır ve kilise bulunmaktadır.
|
Me di vê belavokê de
çareserîya pirsa kurd û Kurdîstanê danîye ber çavan. Em bang û gazî li
kes, sazî, rêxistin, rewşenbîr, tezgeh û tendensên sîyasî, demokrat û
humanîst dikin ko piştgirîya banga me bikin.
Berdewam>>>
|